Necip Fazıl Kısakürek'le görüşmeleri
- Ayrıntılar
- Kategori: Sohbetlerinden
N. F. Kısakürek- Ben hiçbir muharriri ziyarete gidip tebrik etmiş değilim; size adetâ sürüklenerek geldim. Ben dindar bir adamım. Fakat bunu bir fantezi telâkki ederek inanmayanlar pek çoktur. Paradoks yaptığımı sanırlar, alay, mizah mevzuu yaparlar. Ziyanı yok. Ben, başkalarını beni itham eder görmekten zevk alır, tekzibe lüzum görmem. İslâm'daki şiir ve felsefe hiçbir yerde yoktur. Hazreti Muhammed en büyük İnsan; o, her asrın büyüğüdür. Fakat bilmek lâzım... Kitaplarınızı okudum. Hayran oldum. Buna emin olun. O kadar ki benim için pek kıymetli olan Paskal'ın eserleri ile ve dâima elimin altında, gözümün önünde duruyorlar. Fakat belki canınızı sıkacağım, lâkin söylemeden, hattâ üstünde ısrarla durmadan geçmek istemediğim nokta şu ki, bu inzivanız çok zararlı bir şey... Ortaya çıkın, inin artık saklandığınız kuleden...
S. Ayverdi- Ben münzevî değilim ki... Hem prensip olarak inzivadan pek hoşlanmam da... Eğer bir tecerrüd lazımsa, bunu kesret dalgalarının çalkantısı ortasında yapmak da mümkündür.
N. F. Kısakürek- Oh, hem de öyle münzevîsiniz ki, darılmayın bayağı kızıyorum size.
S. Ayverdi- Eğer bu dediğiniz vaziyet için bende bir meyil olsaydı, muhakkak ki tekâzâ eder ve çoktan cemiyetin bir koluna sürüklerdi. Fakat madem ki buna bir lüzum hissetmiyorum; şu halde zorla kendi kendimi sevketmem gayri tabîi bir hareket olur. Ben hayat vazifemi kendi âlemimin hususî havası içinde kurmuşum, kâfi işte.
N. F. Kısakürek- Yanlış düşünüyorsunuz. Cemiyet size muhtaç. Kendi zevkiniz, kendi sükûn ve inziva ihtiyâcınız nâmına bu hareketinizi tasvîb etmeniz asla doğru değil. Bu biraz da hodbinlik. Hakkınız yok buna. Ben, gece yarılarına kadar çalışan ve uykularımı üstüne düştüğüm kitapların, yazıların arasında geçiren, pek ziyâde meşgul bir adamım. Böyle iken işte size gelmeye bir vakit ayırdım. Şimdi size, faraza beş dakika matbaaya uğramanızı rica etsem yapar mısınız?... Bakın susuyorsunuz, olmadı işte.
S. Ayverdi- Bence bu dünyada her işi ehline bırakmak ve her kâr sahibini, üstüne almış olduğu vazifesi içinde seyretmek lâzımdır. Binaenaleyh ben de size hak vereyim, siz de bana...