Yazarı: Sâmiha Ayverdi
Yayınevi: Kubbealtı
“Şöyle ki, âile çevresinde ve eş dost arasında, âdetâ garâbete misal olarak, bir buçuk yaşından sonra gündüzleri uyutulamayan bir çocuk olduğumu çok dinledim ve mevzû, ancak seneler sonra eskiyebildi; hayli de zor unutuldu. Gerçekten de, bütün gayretlere rağmen uyutulamıyordum. Ama ağlamıyor, sâdece dinliyor ve düşünüyordum.”
“Şu hâlde Mehmetçiği Mehmetçik yapan, onu tepeden tırnağa sarıp hükmü altına alan bir “ilâ-i kelimetullah” aşkı idi. Zâten Şark Türklüğünün Garb'a akışındaki gerçek gaye bundan başka ne idi? Türk'ün ebedî “Kızıl Elma”sı, ilâ-i kelimetullah aşkı.
Ya sönerse, ya bütün bir milletin bütün bu müşterek gayesini söndürürlerse ne olacaktı? İnkıraz etmiş yıldızlar gibi bir müddet parlamakta devam etsek de, sonunda tarih göklerinde kararıp sönecektik.
Ama hayır.. İçim bunu reddediyor, işin oralara kadar gitmeyeceğini, gene “kelimetullah”ın elimizden tutup bize yol göstereceğini haber veriyordu.”