• Mütefekkir ve Mutasavvıf Yazar

  • Ölçün doğruluk olsun, aleyhinde dahi olsa doğruyu söylemekten çekinme.

  • Sâmiha Ayverdi

  • Sâmiha Ayverdi

  • Haksız olduğun bir mes’elede, haklı olduğuna kendini inandırmaya çalışma.

Copyright 2024 - fakir@fenomen.org

Ezeli Dostlar

Yazarı:      Sâmiha Ayverdi
Yayınevi:   Kubbealtı

Ezel gününde kısmetine bir ulu rehber çıkarak, onu bu dünyanın çirkeflerinden çekip çıkarmak üzerine: "Ey ezel dostum! Ne gözlerin iyi görüyor, ne de kulağın yeterince tam duyabiliyor, Onun için bana gel, sakın elini elimden çekmeye kalkışma. Zira yeryüzünde öyle uçurumlar, çukurlar mevcuttur ki, senin o az gören gözün ve sağırlaşmış kulağın ile o girdapları görmen kabil değil. Böylelikle de, her an o çukurlardan, hendeklerden birine düşmek tehlikesi ile karşı karşıyasın!..." diye seslenir.

Onun için de, ezel gününde seni seçmiş ve bu dünya hayatında seni üstüne almış olan o Dost'u tanı ve unutma. Tuttuğun eli asla bırakma ve gene asla ondan vazgeçip yanında ağyare yer verme!...

İki âşina

 

 

Yazarı:      Sâmiha Ayverdi
Yayınevi:   Kubbealtı
Yayın Yılı:  2003

Sâmiha Ayverdi, vefâtından sonra neşredilen bu eserinde, Çamlıca Tepesi´nde bulunan ve "İki Âşinâ" adını verdiği fıstık ağaçlarının altından seslenir. Bizleri, İstanbul ve Boğaziçi´nin efsânevî hayâtımızın tasavvufla zenginleşen engin denizlerine ulaştırır.

 

Râtibe

 

Yazarı:      Sâmiha Ayverdi
Yayınevi:   Kubbealtı
Yayın Yılı:  2002

"Çocukluğumun zorca hatırladığım bu senelerinde artık paranın eski iştira kudreti kalmamış olmasına rağmen, gene de günümüzün ticari ve iktisadi gücüyle kıyaslanmayacak ölçüde olduğu şüphe götürmez. İşte o zamanlar henüz yolunu şaşırmamış olan dünya, kanaatin belini kırmamış olduğu için, günlük hayat hile, hud'a, sefahat ve israfın pençesine teslim olmamış bulunduğundan kimsenin lokması boğazında düğümlenmez ve aç kalmak korkusu ile karşı karşıya gelmezdi."

 

Ne İdik Ne Olduk

Yazarı:      Sâmiha Ayverdi
Yayınevi:   Kubbealtı
Yayın Yılı:  1985

Batı dünyasında zebün olup diz çöküşümüz, sari hastalık gibi, ne de çabuk iliğimize kemiğimize işlemiş bulunuyor. Bahusus, bu illet milli kültür zırhı giymemiş zümreler arasında kendine zemin bulup nasıl da kolaylık ve şuursuzca bir sür'atle yayılabiliyor.

Bir millet, tarihi, medeniyeti, dini, irfani, an'nesi ile bir bütün olduğuna göre, bu kal'adan taş düşürmek demek, o kal'anın burcunu barusunu ören diğer taşların da gevşeyip birer birer yerlerinden oynaması ve akıbet koca kal'anın yıkılması demektir.

Bir kere çözülmeye imkan verilmeye görsün... arkasından dil gider, tarih gider, örf gider ve bir milleti millet yapan binlerce yıllık o medeniyet ordusunun bütünü gider.

Bu çözülüşü önlemek için onlara güç, onlara hız, onlara şevk ve onlara Türk'ün Kızılelma'sını yeniden bulup gösterirsek, bu iman orduları gene uçar, gene taşar, gene coşar...

Bağ Bozumu

Yazarı:      Sâmiha Ayverdi
Yayınevi:   Kubbealtı
Yayın Yılı:  1987

Müslüman Türk, irfan sahibi idi. İrfan da ne ki, dersek, bir milletin, iman ve tarih yayığında asırlar boyu döve işleye meydana getirdiği deruni zarafet, incelik ve medeniyetin parlak terkibidir. İşte bu terkip, insanoğlunun elinden, dilinden, söz ve davranış olarak taşan bir müstesna verim, iç bünyenin sermaye ve zenginliği denebilir. Böylece detoplumun fertleri, sözleri ve hareketleriyle içinde yaşadıkları cemiyeti buyrukları ile inceltip aydınlatımışlardır.

Toprak rejiminin sağlıklı zamanındaki tımar ve zeametleirn kolu kanadı altında boy ata ata, örfte adette, san'atta, zarafette, iman, basiret ve hikmette asırlarca mesafe almış Türk cemiyeti nihayet irfan durağına vararak, adeta cismi ruh olmuş, ruhu da cismine bir ilahi kaftan giydirmişti.

f t g m